İzlanda- 2. gün (Güney İzlanda)

Gune heyecanla uyaniyoruz, gun coktan uyanmis, hatta hic uyumamis. Arastirma yaparken Izlanda'ya dair bir cok fotograf gormus olmamiza ragmen o fotograflarda gordugumuz yerlerde bizzat bulunacak olmaktan kaynaklanan bir heyecan bu. 

Bugun adanin guneyini ortasina kadar gezecegiz, yani Guney Izlanda rotasinin yarisini. 

Ilk duragimiz meshur arkasina gecilen şelale Seljalandsfoss. 

Seljalandsfoss kaldigimiz yerden 85 km uzaklikta, bir saatten biraz fazla bir surede buraya ulasiyoruz. Takip ettigimiz yol arada kucuk yollara sapsak da genel olarak Route 1 denilen adayi cevresinden cember cizer gibi dolasan yol uzerinde.

Ilk Izlanda selalemiz oldugu icin cok guzel oldugunu dusunuyoruz. Kuzeyde cok cok daha guzellerinin bizi bekledigini de simdiden soylemis olayim :)

Selalenin arkasina gecmek isterseniz bilmeniz gereken ilk sey şu: "ISLANACAKSINIZ"

Biz bunu bildigimiz icin normal yuruyus pantalonunun ustune Hollanda'da cok kullanilan (surekli yagmur yagdigi ve yagmur da olsa ulasim icin bisiklet kullanildigi icin) yagmur pantalonlarindan giydik. Ustumde su gecirmez mont olmasina ragmen bir de kullan-at yagmurluklardan giydim. Genel olarak beni ve ozellikle sirt cantami korudugunu soyleyebilirim ama cok ince oldugu icin şelalenin siddetli akan ruzgariyla ucustu hep. Valizinizde yer varsa panco seklinde olan cantanizin uzerinden giyebileceginiz daha kaliteli bir yagmurluk alabilirsiniz.

Selalenin diger tarafina gectigimizde butun korunma cabalarina ragmen acikta kalan tek yer olan yuzum ve saclarim sırılsıklamdı. 

Ama manzara her acidan cok guzeldi.

Islanacak oldugunuzu bilerek mutlaka arkasindan dolasin bu selalenin, kac kere boyle bir sans gecer ki insanin eline. (Izlanda'da bol bol soyledigimiz bir laf bu bu arada :)

Bir cok kisi Seljalandsfoss selalesini gezip buradan ayriliyor, 650 metre yakinindaki magara selalesi Gljufrafoss'u es geciyor. Bu nedenle buraya sakli hazine deniyor.

Gljufrafoss'u magara selalesi gibi dusunebilirsiniz.

Yagmur gecirmez kiyafetleriniz hala ustunuzde olsun.

Cunku selalenin altina girmek icin tek yonlu minik kayalardan olusan bir yolu izlemeniz gerekiyor. Tek yonlu oldugu icin karsi taraftan gelen insanlarin gecmesini bekliyorsunuz. Su gecirmeyen yuksek bir ayakkabi burda cok ise yariyor. Kayadan kayaya ziplamaniz gerekmiyor, alcak suyun icinden de gidebiliyorsunuz gerektigi zaman. 

Suyun dokuldugu yere ulasabildiginiz ender selalerden biri Gljufrafoss. Suyun dokuldugu yerden gokyuzune bakma keyfi de paha bicilemez.

Buradan ayrilip 40 km uzakliktaki bir diger selale olan Skogafoss'a ulasiyoruz. Adada cok fazla sayida selale var ama yine de her seferinde sizi buyuleyecek bir yenisiyle karsilasabiliyorsunuz.

Skagafoss adanin en populer selalelerinden biri.

Selalenin kenarinda selaleyi ustten izleyebileceginiz kisma cikmak icin bir yol var. Izlanda'da o kadar cok yol yaptik, yuruduk ve bu yuruyuslerin cogu yokus yukariydi ki geceleri gunes batmamasina ragmen hic uyku sorunu cekmedik, hep mışıl mışıl uyumusuz. :)

Bir de bu civarlarda ziyaret edebileceginiz "Solheimassandur ucak enkazi" bulunuyor. Ama ulasmak icin aracinizi parkettikten sonra bir saat kadar yurumeniz gerekiyor. Bu yuruyusten genel olarak uzun ve sıkıcı diye bahsedildiginden ve gorulecek pek bir sey olmadigi soylendiginden ve bu ucak enkazinin ozel bir anlami olmadigindan biz daha adaya gelmeden burayi elemistik. Yine de ilgisini ceken olursa gitmeden internetten arastirip karar verebilir gormek isteyip istemeyecegine.

Bir sonraki yer icin yola cikmadan once arabada kahve molasi veriyoruz. Decathlon'dan aldigimiz cok ucuz iki boy termosun suyu cok uzun sure sicak tutabildigine ve bu asiri pahali ulkede cok buyuk masraftan kurtardigina inanamazsiniz. 

Bir blogda soyle bir yazi vardi, fiyatlar konusunda fikir vermesi acisindan kopyalayip yapistiriyorum: 

"Normal şartlarda sadece 1 kişi akşam yemeğinde 100 Euro verebiliyorsunuz bu memlekette. Örnek de verecek olursam; Türk yemekleri yapan bir restoran gördük. Sofraya getirdikleri ekmek 40 TL, zeytin 65 TL, musakka 160 TL idi. Ben şok!"

Artik yavas yavas guney kiyilarinin ortalarina geliyoruz. Sonraki duraklarimiz Kirkjufjara ve Reynisfjara sahili ve Dyrholaey manzara izleme noktasi.

Buralar volkanik kayalarin ufalanmasiyla olusan siyah kum sahilleri.

Izleme noktasindan manzara cok guzeldi ama siyah kum sahiline indigimizde acikcasi cok etkilenmedik.

Kumlu kisim fotograflarda siyah beyaz fotograf efekti yapmissiniz gibi oluyor. 

Sahil fena degil ama bence siz yine de yukariya cikan yolun tabelasini kacirmayip oradan manzarayi mutlaka izleyin.

Artik yavas yavas kalacagimiz yer gitme vakti. Cogu kisi kalmak icin Vik denen kucuk köyü tercih ediyor. Cunku bu bolgede bir kac tane konaklama yeri bulmaniz mumkun. Biz bir sonraki gunun yolunu kisaltmak icin biraz daha ilerliyoruz. Bu bolgede kalacak yerler cok sinirli. Hatta kamp yapmayacaksaniz belki de tek yer kaldigimiz konuk evi Klausturhof Guesthouse. Oda sagda ve solda iki yatak, arkada da kucuk bir banyodan olusuyor. Herhangi bir mutfak arac gereci vs yok. Bu yuzden   bu aksam disarida yiyoruz. Ada mutfagi her ne kadar kirmizi et ve balik/deniz urunu uzerine kurulu da olsa her yerde vejetaryen secenekler bulabiliyorsunuz. 

Burada belli bir saate kadar resepsiyon var. Resepsiyon gorevlisi oldukca ilgili. Bize cevrede gezilecek yerleri gosteren bir harita veriyor ve konuk evinin hemen yanindaki selalenin basladigi noktaya cikabilecegimiz patikadan bahsediyor.

Saat gece yarisina yaklassa da hala gunduz. Yatmadan once bu patikayi cikmak istiyoruz.

Yukarida cok guzel bir manzara ve mistik bir hikayesi de olan gol karsiliyor bizi.

Artik yatma zamani yarin buzullari gorecegiz. :)