Berlin'den sonra iki saat uzakliktaki Dresden'e geldik. Dresden Saksonya eyaletinin baskenti. Burada sadece yarim gunumuz vardi. Bol bol gezerek degerlendirdik bu yarim gunu ama tadi damagimizda kaldi, keske daha uzun kalabilseydik dedik. Ben Dresden'i cok sevdim hatta bayildim. Kucucuk bir sehir ama tamami acik hava muzesi gibi.
Altstadt'da dolasirken her saniye biraz daha sasirdik, boyle bir sehir olabilir mi diye. Kesin bir yanlislik olmus uc dort farkli sehirde olmasi gereken yapilar yanlislikla bu minicik sehire konmus diye dusunduk. Cunku her adimda, her basimizi cevirdigimizde baska bir gorkemli Barok yapiyla karsilastik.
Sehir savaslar esnasinda cok buyuk hasar gormus ama yapilarin cogu aslina uygun olarak restore edilmis. Ornegin Frauenkirche savasi sirasinda bombalanarak tamamen yerle bir olan bir kilise. Oyle ki bombalardan dolayi kilisenin etrafinin ve icinin sicakligi 1000 dereceye ulasmis. Saglam olarak kurtarilan 3800 tas kullanilarak ve bunlara yeni taslar eklenerek orijinal plana bagli kalarak kilise yeniden insa edilmis.
Kreuzkirche de bombalanip hasar gorup yeniden yapilandirilan kiliselerden.
Dresden, Axalp ve Prag'la birlikte bu gezinin en sevdigim sehirlerinden biri oldu. Sehrin meydani da cok sirindi.
Su asagida gordugunuz Dresden Kalesinin disindaki uzun duvar Saksonya Kralligini yoneten krallari, lordlari tasvir ediyor. 23bin parca porselenden yapilmis 102 metre uzunlugundaki bu duvar dunyanin en buyuk porselen sanat eseri.
Dresden Elbe nehri kiyisina kurulmus. Nehrin kenarinda yuruyus yapmak cok keyifli.
Sehrin her yerinden yukselen ihtisamli yapilar yetmezse Zwinger sarayini gezebilirsiniz. Burasi da yine muhtesem.
Bu sehirde ne kadar iyi hissettigimi su resme bakarak da anlayabilirsiniz, yoksa kim enstruman calan heykele oynayarak eslik eder ki :))
Buraya gelmisken Brühlsche Terasinda (Avrupa'nin balkonu) soluklanmayi da ihmal etmeyin.
Comments
Post a Comment