Skip to main content

Sakiz Kokan Bir Ada: Chios (Χίος)


Chios ya da Sakiz adasi Cesme'den baktiginizda neredeyse binalari bile gorebileceginiz kadar yakin bir Yunan adasi. Vize probleminiz yoksa ve Cesme taraflarindaysaniz bir gununuzu bu adaya ayirabilirsiniz. Cesme ile Chios arasi hizli feribot ile sadece 20 dakika suruyor, gidis donus kisi basi 20 euro kadar da bir ucreti var. 
Bu arada ada turistik olmadigindan cok ucuz. Yunan adalari icinde zaten en ucuzlarindan biri ama bir cok yerde ''Cesme'de bir aksam yemegi yiyeceginiz parayla butun haftasonu Chios'ta yer icersiniz'' dendigini okudum. 


Bir yere ilk defa gideceksek bile turlar yerine kendimiz arastirip, ayrintili bir gezi plani hazirlayip oyle geziyoruz. 

Sakiz adasinda ise tur kullanmayi tercih ettik. Chios besinci buyuk Yunan adasi ve yerlesimler birbirinden oldukca uzak. Ornegin mutlaka gitmeniz gereken Mesta Köyü feribotla ineceginiz limandan 40km uzaklikta. Araba kiralayabilirsiniz ama hem daha pahaliya gelecektir hem de dar sokaklari, cilgin suruculeri ve hic bilmediginiz bir yerde yol bulmaya calisacaginizi dusunursek ilk gidisiniz icin tur daha mantikli bir secenek. 

Merkezde hediyelik alisverisi disinda yapilacak fazla bir sey yok. Saat 2 ile 6 arasinda bir cok yer kapali olacaktir. Siesta saatlerini de hesaba katarak pazar yerini gezebilir, sakizli bir suru urun alabilirsiniz.  Dil bilmeseniz bile sorun degil ;)



Turumuzun ilk duragi Armolia köyü idi. Burasi el seramikleriyle unlu. 













Adanin guneyinde sakiz agaclarinin bulundugu Mastichoria bolgesi var. Sakiz adada sadece bu bolgeden elde edilebiliyor. Hasat zamani agaclarin altina kirecimsi bir toz dokuluyor, boylece agactan akan sakiz daha kolay bir sekilde alinip, temizlenebiliyor. Soylemeye gerek yok agaclar mis gibi sakiz kokuyor. 




Bir sonraki duragimiz Unesco tarafindan korumaya alinmis Pyrgi köyü idi. Burasi da geometrik desenleri ile unlu bir yer. Evlerin dis yuzeyi beyaz boya uzerine el oymaciligiyla kazinan siyah beyaz geometrik desenlerle bezenmis. Bu teknige XYSTA deniyor. Korsan saldirilarindan korunmak icin adanin geri kalani gibi yine sokaklar daracik, labirent gibi. 

Sakiz adasina geldiyseniz bu essiz köyü gormeden donmeyin. 




Evlerin bir cogunda kapinin uzerinde anahtarlar gorebilirsiniz. Yalniz yasayan yasli insanlarin komsulari tarafindan kontrol edilebilmesi, yemek goturulmesi vs icin boyle yapiliyormus. 









Kristof Kolomb'un Amerika'yi kesfetmeden once yasamis oldugu rivayet edilen evi de ziyaret edebilirsiniz.



Meydandaki agac alti cafelerinde sakizli gazoz icmeyi de unutmayin. En meshuru fotograftaki amcanin cafesi. Unlu Zorba filminin bazi sahneleri burada cekilmis ve Anthony Quinn de kahvesini bu amcadan icmis :)










Adanin mutlaka gorulmesi gereken yerlerinden birisi de Mesta Köyü. Burasi 15. yuzyildan beri korunan bir ortacag köyü. Kale surlarini andiran, birbirine bitisik tas evlerden olusan bu köyde gezinirken gercekten ortacagda gibi hissediyorsunuz. 









Keske millet olarak her seye hakkimizin oldugu ve kurallara uymanin gerekli olmadigi sanrisindan kurtulabilsek ve kendi ozgurlugumuz kadar baskalarinin ozgurlugune de saygi duymayi ogrenebilsek.

















Yemek konusunda fazla bir sey soylemeye gerek yok, Ege mutfagi her daim guzel. Buzuki esliginde de cok keyifli. 
Sakiz adasinda kasik tatlisi denilen, kirece yatirilarak hazirlanan recellerden denemeyi unutmayin, en meshurlarindan birisi antep fistigi receli. 








Daha cok mavi-beyaz Yunan adasi fikri ilginizi cekiyorsa sizi şöyle alalim :)





Comments

  1. Biz en son gittiğimizde birkaç gün kaldık. Araba kiralamak bence en mantıklı fikir. Çünkü ada başka türlü gezilmiyor ve kiralamak çok da pahalı değil. Kıyıdaki Rent a Car firmalarda orta sınıf bir araç 30-40 Euro, hatta kaldığımız yerdeki ev sahibesi 25 Euro`ya bile araç bulunuyor demişti.
    Gitmeden önce haberim olsaydı birkaç yer daha önerebilirdim size:)
    Fotoğrafların her zamanki gibi çok hoş:))

    ReplyDelete
    Replies
    1. Biz gunubirlik gittik, Mykonos, Santorini vs turlarina kiyasla cook ucuzdu bu tur, bu gezdigimiz yerlere anca yetti bir gun zaten, bir kac gun kalsaydik biz de araba kiralardik kesin :)

      Belcika'ya dondukten sonra haberim oldu Sakiz'a gittiginizden, bilseydim gitmeden sorardim :) Sen yine soyle ama belki tekrar daha uzun sureli gideriz..

      Tesekkurler ve de sevgiler :))

      Delete
  2. Merhaba;
    Valla her yeni postanı ayrıca beğeniyorum ama bu sakız mevzusu çok aklımı çeldi doğrusu çok da hoşuma gitti. Alaçatı yazılarını da çevirip çevirip okuyorum yeniden o güzel fotoğraflar eşliğinde. Bu sakız ağaçları bir başka diyardan gelmiş gibiler sanki. Diyeceksin kokladın mı dokundun mu o ağaçlara, hayır, hiç sakız ağacı görmedim sanırım ama fotoğraflarından hissettim güzelliğini ve kokusunu hayal ettim. Acaba ekebilir miyiz bahçeye:) O desenli evlere bayıldım ne harikaydı. O sokaklar falan içime işledi. Çok gitmek görmek istediğim yer var. Böyle yazıları okuyunca tüm istediklerim bir bir aklıma üşüşüyor. Bir minik çanta alıp her yeri dolaşmak istiyorum, gezgin ruhum yine hareketlendi. Ne zor durduğun yerde kalmaya çalışmak...Keşke her küçük fırsatta kendimizi bir yerlere atabilseydik. Denizi reçelleri müziği kapıları çiçekleri sokakları çok güzelmiş..Hele kapanışı bir sarmanla yapmak süper olmuş, bakıp bakıp gülümsüyorum:) Pek de pofudukmuş kendisi:) Öpüyorum çok..

    ReplyDelete
    Replies
    1. Cok tesekkur ederim canim, mutlu oldum :))

      Sakiz agaci dunyada en verimli bu adada yetistiriliyormus, bir cok sart gerekiyor cunku yetismesi icin ama yetistigi yerde de kaliyor neredeyse sonsuza kadar. Iki sene once agustos ayinda yangin cikmis adanin beste biri yanmis mesela, agaclar da dahil ama sakiz agaclarinin kokleri 25 metreye kadar indiginden kendilerini yeniliyorlarmis yavas yavas o koklerden. Bence domates biberle falan baslamak en iyisi bahce icin :))

      Bol gezi, bol eglence diliyorum, opuyorum :)

      Delete
  3. Muhteşem bir gezi olmuşYesemen 'ciğim ,nice geziler dilerim.Sevgiler.

    ReplyDelete

Post a Comment